Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ tâbiiyeti farz kılmış Kur’ân-ı Kerim’de. Yani herkes, Kur’ân-ı Kerim’in standartları içinde mutlaka bir mürşide tâbî olmak mecburiyetinde. Acaba Allahû Tealâ niçin böyle istiyor? Çünkü tâbiiyet, o kişinin ruhunun Allah’a ulaşması ve teslim olması için mutlak gereklidir.
Şimdi sevgili kardeşlerimiz! Dînimizin adına bakalım beraberce. Dînimizin adı ne? İslâm, İslâm dîni. Ne demek İslâm? “Teslim olan” demek ve sevgili dîn adamlarımıza bakıyoruz: “İslâm’ın şartı 5'tir.” diyorlar, “Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şehadet getirmek.”
Sevgili kardeşlerim! Ben, bunlarda bir teslimiyet göremiyorum. Namaz kılmak farz, oruç tutmak farz, zekât vermek farz, hacca gitmek farz, kelime-i şehadet getirmek de farz. Evet ama burada bitmiyor. Dînimizin adı, İslâm dîni. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek ve kelime-i şehadet getirmek bu dînimizin temelini teşkil eden teslim olmayı ihtiva etmiyor. Yok, bu muhtevada yok.
* Namaz kılmak (1)
* Oruç tutmak (2)
* Zekât vermek (3)
* Hacca gitmek (4)
* Kelime-i şehadet getirmek (5); hiç birisi teslimi içermiyor.
Teslim yok. Teslim yoksa dîn de yok sevgili kardeşlerim. Dînimizin adı, İslâm dîni ve hepimiz Allah’a ruhumuzu da fizik bedenimizi de nefsimizi de irademizi de teslim etmekle vazifeli kılınmışız. Peki ama insanlar var; ruhunu teslim edip, o noktada ölüyorlar. Ölenler var. Evet, tamam. Böyle bir kişi 1. kat cennete girer sevgili kardeşlerim!
Kim;
* Allah’a ulaşmayı diler de ondan sonra ölürse 1. kat cennete girer.
* Mürşidine tâbî olursa ruhu vücudundan ayrılır ve 2. kat cennetin sahibidir kişi.
* Bu ruh, Allah’a ulaşır. Kişi ermiş evliya olur. Ruhu Allah’a ulaşmış evliya olur; 3. kat cennet,
* Fizik vücudunu teslim eder; 4.kat cennet,
* Nefsini teslim eder; 5. kat cennet,
* Muhlis olur; 6. kat cennet.
* İradesini de Allah’a teslim eder; 7. kat cennet.
İşte 7 kat cennetin her birine sahibiyet, bu standartlar içinde cereyan eder. Peki, insanlar ne hale getirmişler bunu? Demişler ki: “Yok. İslam’ın şartı 5’tir: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şehadet getirmek.” Bunların hepsi farz mı? Evet, hepsi farz; namaz kılmak da oruç tutmak da zekât vermek de hacca gitmek de kelime-i şehadet getirmek de. Şimdi biz onlara bir sual soruyoruz. Diyoruz ki:
“Senin dîninin adı ne?”
“İslâm.” (Başka alternatif yok, başka bir kelime söyleyemez. Bizim dînimizin adı, İslâm dîni.)
“İslâm ne demek?” Gene hakikati söylemek mecburiyetinde.
“‘Teslim olan’ demek.”
“Sen şimdi namaz kılarak (1), oruç tutarak (2), zekât vererek (3), hacca giderek (4), kelime-i şehadet getirerek (5) neyini Allah’a teslim ettin? Ruhunu mu, fizik bedenini mi, nefsini mi, iradeni mi Allah’a teslim ettin? Bu İslâm’ın 5 şartını yerine getirmekle neyini Allah’a teslim ettin?”
Eğer dînimiz İslâm dîni ise, Allah’a teslim olmak dîni ise; hepimiz de ruhumuzu, fizik bedenimizi, nefsimizi ve irademizi Allah’a teslim etmekle farz kılınmışsak, mükellef kılınmışsak, bunlar üzerimize Allahû Tealâ tarafından farz emirler olarak ulaştırılmışsa, bunları hiçe saymak Allahû Tealâ’nın emrini yerine getirmek olabilir mi? Hepimiz ruhumuzu da fizik bedenimizi de nefsimizi de irademizi de Allah’a teslim etmek istikametinde bir gayretin sahibi olmalıyız.
Şimdi burada cennetler sıralamasına baktığımız zaman, Allahû Tealâ’nın ne kadar hayırhah olduğunu, bütün insanları kurtarmak için ne kadar kolay imkânlar oluşturduğunu birer birer görüyoruz. Kim:
* Allah’a ulaşmayı dileyip de ölürse; 1. kat cennete girebiliyor sevgili kardeşlerim. Hiçbir şey yapamamış, Allah’a ulaşmayı dilemiş ama ömrü vefa etmemiş, ölmüş. Tamam, 1.kat cennetin sahibi kişi.
* Bu kişi Allah’a ulaşmayı diledikten sonra mürşidine tâbî olmuş, öyle ölmüş; 2. kat cennetin sahibi.
* Ruhunu Allah’a ulaştırmış öyle olmuş, ölmüş; 3. kat cennetin sahibi.
* Fizik bedenini Allah’a teslim etmiş, ölmüş; 4,
* Nefsini teslim etmiş, ölmüş; 5.
* Muhlis olmuş, ölmüş: 6.
* İradesini Allah’a teslim etmiş ve de ölmüş; 7. 7. kat cennetin sahibi olarak kişi ölmüş ama ruhunu da fizik bedenini de nefsini de iradesini de Allah’a teslim etmiş.
İşte sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım! Bütün insanlar için Allahû Tealâ’nın istediği bu, emri bu. Allah’ın emirlerini yerine getirmek hepimizin vazifesi.
Allah razı olsun.