Günümüz dîn adamlarının: "Ruh bize hayat verir. Ruh vücuttan ayrılırsa biz ölürüz." ifadeleri konusunda ne buyurursunuz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Günümüz dîn adamlarının: "Ruh bize hayat verir. Ruh vücuttan ayrılırsa biz ölürüz." ifadeleri konusunda ne buyurursunuz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Günümüz dîn adamlarının: "Ruh bize hayat verir. Ruh vücuttan ayrılırsa biz ölürüz." ifadeleri konusunda ne buyurursunuz?

A’râf-206’ya göre her namazda ruh, vücuttan ayrılarak Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in de hadiste, “Namaz, mü'minin miracıdır.” buyurduğu gibi miracı yaşayarak huzur namazına iştirak eder. Ama günümüz dîn adamları:  “Ruh bize hayat verir. Ruh vücuttan ayrılırsa biz ölürüz. Ancak ölüm ile insan ruhu Allah’a ulaşır. Hayattayken ruhun Allah’a ulaşması yoktur.” diyerek Bakara-27’ye göre başka insanların ruhlarını Allah’a ulaştırmasına mâni oluyorlar. Bu konuda ne buyurursunuz?
 
Âyetlere bakıyoruz beraberce. A’râf-206:

7/A'RÂF-206: İnnellezîne inde rabbike lâ yestekbirûne an ibadetihî ve yusebbihûnehu ve lehu yescudûn(yescudûne). (SECDE ÂYETİ)
Muhakkak ki Allah’ın katında olanlar (huzur namazı kılanlar), O’na ibadet etmekten kibirlenmezler. Ve O’nu tesbih ederler. Ve O’na secde ederler.


“Muhakkak ki Allah’ın katında olanlar yani huzur namazını kılanlar, O’na ibadet etmekten kibirlenmezler. Tekebbür etmezler ve onu tesbih ederler. Ve O’na secde ederler (ve lehu yescudûn).”

Allah’ın katında namaz kılanlar, Allah’ın katında olanlar bu dizayn içerisinde devamlı olarak kıldıkları her namazda Allah’a ibadet etmiş olurlar.

Bakara-27’ye bakıyoruz:

2/BAKARA-27: Ellezîne yenkudûne ahdallâhi min ba’di mîsâkıh(mîsâkıhî), ve yaktaûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yufsidûne fîl ard(ardı) ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).
Onlar (fâsıklar), (kâlû belâ günü Allah’a verdikleri) misaklarından sonra Allah’ın Ahdi`ni bozarlar. Ve Allah’ın, O’na (Allah’a) ulaştırılmasını emrettiği şeyi keserler. Ve (başka insanların, ruhlarını Allah’a ulaştırmalarına da mani olurlar. Ve bu sebeple) yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte onlar (kazandıkları pozitif dereceler negatif derecelerden az olup) hüsranda olanlardır.


ellezîne yenkudûne ahdallâhi min ba’di mîsâkıh: Onlar ki misaklerinden sonra Allah’ın ahdini naks ederler.
yaktaûne mâ emerallâhu bihî en yûsale: Ve onlar Allah’ın, Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi keserler (Allah’a vasıl edilmesini; ulaştırılmasını emrettiği şeyi yani vuslatı keserler).
ve yufsidûne fîl ard: Ve yeryüzünde fesat çıkarırlar.
ulâike humul hâsirûn: Onlar, hüsranda olanlardır.

Burada çok açık bir şekilde bir takım insanlar, Allah’ın Kur'ân-ı Kerim’deki temel emirlerine yazdıkları kitaplarla ve Kur'ân tefsirleriyle karşı çıkıyorlar. Biliyorsunuz ki İslâm, 7 safhalı bir müessesedir. Allah’a ulaşmayı dilersiniz; 3. basamaktasınız. Allah furkanlar verir. Sizi görür, işitir, bilir hale getirir. İdrak eder hale getirir. Sonra mürşidinize ulaştırır. Ve ruhunuz vücudunuzu terk edip Allah’a ulaşır. 1. safhada Allah’a ulaşmayı dilediniz; 7. basamağa kadar. 2. safhada Allah’a yöneldiniz; 14. basamak; mürşidinize ulaşıncaya kadar. Mürşidinize ulaştıktan sonra ulaşma safhası başladı. Ruhunuz vücudunuzdan ayrıldı; 21. basamakta Allah’a ulaştı. 22. basamakta Allah’a teslim oldu. Bu noktadan sonra ne oluyor? Bu noktadan sonra bir dizayn var. Ruhunuz Allah’a ulaşmış, Allah’ın Zatı’nda yok olmuş. Bundan sonra 25. basamakta fizik vücudunuzu Allah’a teslim edeceksiniz. Fizik vücudunuz Allah’ın bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiği fiilleri işlemeyen bir fizik vücut olacak. Sonra daimî zikre ulaşacaksınız; ulûl'elbab olacaksınız. Ve size yerlerin ve göklerin melekûtu gösterilecek, nefsinizi de Allah’a teslim edeceksiniz; 27. basamak. İrşada ulaşacaksınız; 28. basamağın 4. kademesi. İradenizi de Allah’a teslim edeceksiniz; 28. basamağın 5. kademesi. Böylece 7 safha 4 teslimden oluşan bir İslâm müessesesini, bütün boyutlarında yaşamış olacaksınız. 14 asır evvel sahâbe, bunların hepsini bu standartlarda yaşadılar sevgili öğrenciler, izleyenler ve dinleyenler.

Öyleyse buradaki muhtevaya dikkatle bakın: 4 tane teslimden bahsediyoruz; ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi. Ama bir tanesi, ruhun sizden ayrılarak sahibi olan Allah’a ulaşması ve Allah’ın Zat’ında yok olması olayıdır. Ölümden sonra ruhunuz bir defa daha Allah’a ulaşıp yok olacaktır. Ama Allah’ın emrettiği şey, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in “Ölmeden evvel ölünüz ki Allah size 700 kat ni'met versin.” dediği olay, ruhumuzun vücudumuzdan ayrılıp Allah’a ulaşması; ölmeden evvel ölmek.

mutu kable en mutu: Ölmeden evvel ölünüz.

Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, Allahû Tealâ Bakara-27’de açıkça: “Onlar yeryüzünde fesat çıkarırlar.” diyor. Fesat, insan ruhlarının Allah’a ulaşmasına mâni olma müessesesine deniyor Kur'ân-ı Kerim’de. Yeryüzünde fesat çıkaranlar, bunu söyleyenlerdir; insanların ruhlarını Allah’a ulaştırmalarına, hayattayken ruhlarını Allah’a ulaştırmalarına mâni olanlar. Bunlar, Allah’ın âyetlerinden gâfil olanlar olabilir. Ama bunu kasıtlı olarak yaptıkları kesindir. Yani bilerek isteyerek insanların Allah’ın yolundan ayrılmalarına sebebiyet veriyorlar. Allah’a ulaşmalarına engel oluyorlar. Allah’a ulaşmamalarına sebebiyet veriyorlar. Bu insanlar uzak bir dalâlet içindedirler. Bu insanlar başka insanları Allah’ın yolundan men edenlerdir.

Nisâ Suresinin 167, 168, 169. âyetlerinde Allahû Tealâ, Allah’ın yolundan men edenlerden bahsediyor:

4/NİSÂ-167: İnnellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi kad dallû dalâlen baîdâ(baîden).
Muhakkak ki inkâr edenler ve Allah’ın yolundan alıkoyanlar (saptırmış olanlar), (mürşidlerine ulaşmadıkları için) uzak bir dalâletle sapmışlardır.

4/NİSÂ-168: İnnellezîne keferû ve zalemû lem yekunillâhu li yagfira lehum ve lâ li yehdiyehum tarîkâ(tarîkan).
Muhakkak ki inkâr edenleri ve zulmedenleri (başkalarını da mürşide ulaşmaktan men edip saptıranları), Allah mağfiret edecek değildir ve yola (Allah’a ulaştıran Sıratı Mustakîm’e) hidayet edecek değildir.

4/NİSÂ-169: İllâ tarîka cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden). Ve kâne zâlike alâllâhi yesîrâ(yesîran).
Ancak cehennem yoluna (hidayet eder, ulaştırır), onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Ve bu, Allah için kolaydır.


“Onlar muhakkak ki kâfirdirler ve Allah’ın yolundan men ederler. Onlar, uzak bir dalâlet içindedirler. Onlar, kâfirdirler ve zalimdirler. Allah, onlara asla mağfiret etmez. Allah, onları asla tarîka ulaştırmaz. Ama cehennem tarîkine ulaştırır. Onlar orada ebediyyen kalacaklardır.”

İşte bu insanlar, Allah’ın yolundan men edenlerdir. Burada da aynı kişilerden bahsediliyor.

Benzer konular