Cuma-2’de Allahû Tealâ diyor ki:
62/CUMA-2: Huvellezî bease fîl ummiyyîne resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmete, ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin).
Ümmîler arasında, kendilerinden bir resûl beas eden (görevlendiren) O’dur. Onlara, O’nun (Allah’ın) âyetlerini okur, onları tezkiye eder (nefslerini temizler), onlara Kitab’ı (Kur’ân-ı Kerim’i) ve hikmeti öğretir. Ve daha önce (Allah'a ulaşmayı dilemeden evvel) elbette onlar, sadece açık bir dalâlet içinde idiler.
“Onlara onların içinde Allah’ın âyetlerini okusun; tilâvet etsin (okusun ve anlatsın; mânâsı, öğretsin). Onların nefslerini tezkiye etsin. Ve onlara Kitap ve hikmeti öğretsin diye ümmîler için onların aralarından resûl beas eden o, Allah’tır. Ondan evvel; bu resûle tâbî olmadan evvel onlar açık bir dalâlet içindeydiler.” diyor.
Bu resûlün ahir zamanda gelen Mehdi (A.S) olduğuna dair bir kesin işaret var mı, Cuma-3’e de bakalım:
62/CUMA-3: Ve âharîne minhum lemmâ yelhakû bi him, ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Ve henüz kendilerine ilhak olmamış (katılmamış) olan, onlardan sonrakilere de... Ve O; Azîz’dir (üstündür), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
Allahû Tealâ: “Ve henüz kendilerine ulaşıp katılmamış olan diğerlerine de ve âharîne (onlardan diğerlerine de)... O üstün ve güçlüdür.” diyor Allahû Tealâ için.
Cuma-2’de “Ümmîlerin içinden resûl beas eder.” diyor Allahû Tealâ. Fakat iki âyet-i kerimeyi birbirine bağladığımız zaman da onun Mehdi Resûl olduğuna dair bir işaret yok. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den sonra geldiğine dair bir işaret yok. “Hem henüz kendilerine ilhak etmemiş olan diğerleri için de vazifeli kılınmıştır.” diyor Allahû Tealâ. Belki âyeti biraz daha tetkik etmek gerekir. Ama bu kalın çizgilerle burada o işareti görmüyoruz.