Mâide Suresinin 16. âyet-i kerimesi ile En’âm Suresinin 125. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mı?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Mâide Suresinin 16. âyet-i kerimesi ile En’âm Suresinin 125. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mı?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mâide Suresinin 16. âyet-i kerimesi ile En’âm Suresinin 125. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mı?

En’âm-125:

6/EN'ÂM-125: Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeşrah sadrahu lil islâm(islâmi), ve men yurid en yudıllehu yec’al sadrahu dayyikan haracen, ke ennemâ yassa’adu fîs semâi, kezâlike yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn(yu’minûne).
Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü yarar ve (Allah’a) teslime (İslâm’a) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış, sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mü’min olmayanların üzerine azap verir.


fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeşrah sadrehu lil islâm (islâmi): Allah kimi Kendi Zat’ına ulaştırmayı dilerse, onun göğsünü teslime (İslâm'a) açar, şerh eder (yeşrah; şerh eder); göğsünü yarar ve teslime (İslâm'a) açar (ruhun, vechin, nefsin ve iradenin teslimine).
ve men yurid en yudıllehu yec’al sadrehu dayyikan haracen: Kimi de dalâlette bırakmayı dilerse onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış ve sıkıntılı yapar.
ke ennemâ yassa’adu fîs semâi: Tıpkı semada yükseliyormuş gibi.
kezâlike yec’alûllâhur ricse: Tıpkı bunun gibi Allah rics bırakır, pislik bırakır.
alâllezîne lâ yu’minûn: Mü'min olmayanların üzerine (Allah pislik bırakır, rics bırakır).

Allah burada, “Semada yükseliyormuş gibi” diyor. Ne demek istiyor? Yükseldikçe biliyorsunuz ki oksijen azalır ve kişinin nefes alması giderek güçleşir. Ondan bahsediyor; “Daralmış bir şekle sokar.” diyor.

Mâide Suresinin 16. âyet-i kerimesi ile En’âm Suresinin 125. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mı?

Allahû Tealâ açık bir şekilde diyor ki: “Allah kimi Kendisine hidayet etmeyi; kimin ruhunu Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü şerh eder; yarar, teslime açar.”

Burası, 10. basamaktır. Mâide-16, bir kişinin Sıratı Mustakîm'e ulaşmasıyla başlar. 14. basamaktan başlar ve ta fizik vücudun Allah’a teslim olduğu 25. basamağa kadar ulaşır. Bu iki âyet arasında belki biri evvel biri sonra diye bir başlangıç seviyesinden bahsedilebilir. En’âm Suresinin 125. âyet-i kerimesinde; Allah’a ulaşmayı dileyen bir kişinin gözlerindeki hicab-ı mestureyi, kulaklarındaki vakrayı, kalbindeki ekinneti Allah aldıktan sonra o kişinin kalbine ulaşıyor ve kalbinin nur kapısını Allah’a çeviriyor; 9. basamak. Ondan sonra Allahû Tealâ o kişinin göğsünden kalbine nur yolunu açıyor; 10. basamak burası.

Mâide-16’nın başlangıç noktası, Allah’ın irşad rızasına; mürşid rızasına tâbî olan kişiyi ne zaman teşekkül eder? 13. basamakta teşekkül eder. Allahû Tealâ o kişiye, talebi üzerine huşûya ulaştıktan sonra mürşidini gösterir. 13. basamak, kişiyi mürşidine ulaştırır. 14. basamak ve ruh da vech de nefs de irade de Sıratı Mustakîmleri üzerinde olurlar.

Öyleyse En’âm-125, 10. basamaktaki bir olaydır. Mâide-16 rızası, 13. basamaktan başlayan bir statüde 25. basamağa kadar uzanır. Yani birbiri ile bunun dışında bir ilişki sahibi değillerdir. Birisi diğer bütün ilerlemelerin istinatgâhıdır. Eğer Allahû Tealâ bir kişinin göğsünü teslime açmazsa, nur yolunu açmazsa o kişinin ruhunu Allah’a ulaştırması hiç bir zaman mümkün değildir. Bir başlangıç noktası diyebiliriz. Aynı seviyeyi ifade etmiyorlar. Biri konunun başlangıcı, diğeri ise sonuçlanması. Fonksiyonel sonuçlar hep ötede, Mâide-16’da.

Benzer konular