Mutluluk ve huzur için tasavvufun önemi nedir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mutluluk » Mutluluk ve huzur için tasavvufun önemi nedir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mutluluk ve huzur için tasavvufun önemi nedir?

Mutluluk ve huzur, bir insanın nefsinin kalbinde afetlerin azalmasına ve neticede kalmamasına, hiç afet kalmamasına bağlıdır. Bütün insanlar için Allahû Tealâ kapıları ardına kadar açmıştır. Kim zikrini arttırırsa onun nefsinin kalbindeki afetler adım adım azalacaktır. Azaldıkça, o kişinin dünya mutluluğu adım adım artacaktır. İbadetlerden daha çok, daha çok zevk almaya başlayacaktır. Etrafındaki insanlarla daha çok ilgilenecek, onların da bu büyük mutluluğu yaşaması için elinden gelen bütün gayreti kişi sarf edecektir.

İşte sevgili kardeşlerim, hepiniz için açık olan bu hedefler mutluluğun birer birer anahtarıdır. Cennetlerle insanın manevi gelişmesi arasındaki ilişkiye baktığımız zaman, “Allah'a ulaşmayı dileyip de ölen bir insan 1. kat cennete girer.” diye Kur'ân-ı Kerim ifade ediyor. Mürşidine tâbî olup da ölen bir insan 2. kat cennete girer ki; böyle bir insan mürşidine ulaşıp da yola çıktığı zaman, eğer 7-8 aylık bir ömrü varsa ruhunu mutlaka Allah'a, Allah ulaştırır. O kişiye zikir sevgisi veren Allah'tır. Ve kişi zikirlerini tamamlayarak gün geçtikçe nefsinin kalbindeki afetleri azaltarak %51 nura ulaştığında, ruhu Allah'a ulaşır. Bu, o kişi için bir büyük mutluluktur, huzurdur. Daha sonra daha büyük hedeflere ulaşacaktır. Nefsinin kalbinde hiç afet kalmayacaktır. Afetlerin olmadığı bir ortamda kişi yaşayacaktır. Mutluluğu çok daha büyük seviyelere ulaşacaktır.

Allahû Tealâ zikri de farz kılmış, çok zikri de farz kılmış, daimî zikri de farz kılmış. Ayrı ayrı hedeflere ulaştırır, bu çalışma standartları kişiyi. Daimî zikre ulaşan bir insan ruhunu da fizik bedenini de nefsini de iradesini de Allah'a teslim eden kişidir. O ruhunu da fizik bedenini de nefsini de iradesini de Allah'a teslim etmiştir. Allah'ın istediği bütün teslimler burada gerçekleşmiştir. Bu sebeple dînimiz İslâm dîni adını almıştır. Yani teslim dîni.

Sevgili kardeşlerim! Ne yazık ki; zamanımızda İslâm’ın 5 şartı yaşanıyor sadece: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek. Hani İslâm sevgili kardeşlerim? İslâm, Allah’a teslim olmak demek. Hani İslâm? Peki, İslâm’ın 5 şartını yaşarsa bir insan cehenneme mi gider? Hayır, cehennemden kurtulur ama manevi gelişmeyi gösteremez, nefs tezkiyesi ve tasfiyesi bu insanda mevcut değildir. O kişi namaz kılar, oruç tutar, zekât verir, hacca gider, kelime-i şahadet getirir. Ama Allah'a ulaşmayı dilememiştir. Ve hele İslâm’la alâkalı olan kesim; ruhun İslâm’la olan kesimi, bağlantısı ruhun teslimidir. Fizik bedenin teslimi daha sonra gelir, nefsin teslimi daha sonra gelir, iradenin teslimi en sonra gelir. Ve bu teslimlerin hepsi üzerimize farzdır.

İşte sevgili kardeşlerim, bütün insanlar için Allahû Tealâ teslim dîninin standartlarını koymuş: “Ruhunuzu, fizik bedeninizi, nefsinizi ve iradenizi Allah'a teslim etmekle mükellefsiniz.” diyor. Peki, bunların hepsini teslim edemezsek cehenneme mi gireriz? Hayır!

Daha Allah'a ulaşmayı dilediğiniz an 1. kat cennetin sahibisiniz sevgili kardeşlerim! Ama gerçekten dilemiş misiniz? Bunu dileyen kişi mutlaka mürşidine ulaşmak ihtiyacını dayanılmaz bir biçimde hisseder. Ve kişi bu sebeple mutlaka mürşidine ulaşıp, hacet namazını kılar, Allah'tan mürşidini sorar. Mürşidi nerede olursa olsun gider, ona ulaşır veya mürşid vekiline ulaşır, tâbiiyetini gerçekleştirir. Bu 2. safhadır. Tâbiiyetini gerçekleştirdiği anda ruh vücuttan ayrılıp Allah'a doğru yola çıkar. 7-8 ayda ruh Allah'a ulaşır; ruhun teslimi. Daha sonra kişi fizik bedenini teslim edecektir. Daha sonra nefsini teslim edecektir. Daha sonra muhlis olacaktır. En sonunda iradesini de Allah'a teslim edecektir ve böylece 7 safha ve 4 teslim, daimî zikirle birlikte burada tahakkuk edecektir.

İşte bütün insanlar için Allahû Tealâ kapıları böylesine açmış. Bütün insanlar için hedefler belirtilmiştir. Hepinizin bu hedeflerin sonuna kadar yürümenizi; ruhunuzu da vechinizi de nefsinizi de iradenizi de Allah'a teslim etmenizi diliyoruz ve suallerinizi dinliyoruz inşaallah.

Benzer konular